Okşayarak getirirdin teneke kutularda
dokunun derdin kolonya neymiş
dokunurduk hafiften
kokular yayılırdı, ağır eylül akşamlarına
Beslemesin diye anneler:
çocukların postallarda büyütülüp
kanlarının, zor ağacına vuran
şafak rüzgârlarında kurutulduğu günlerdi
Kururdu kanım
düşünemezdim, fesleğenleri ellerinin
dokunduğu yerden öpmenin değerini
Göndermek istemezdin bilirdim
korkularındı sokak, yitirdiğin güvendi
ne zaman gidecek olsam
kısık ateşlerde, uzun çaylar demlerdin
Bir Mayıs sabahı şimdi
bayramlık simlerini salıyor güneş
humuslaşan kentin sokaklarına
Yürüyoruz... üniversite, fabrika
biraz zamana sildirmiş
yağmura yıkatmış biraz dipçik izini
yakasında rozet gibi panzer gölgesi
Uzatıyorum elimi resmine
acıyor tenim
özlemin törpü tinimde kanıyor sensizliğim