GENÇPORT
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


HOŞGELDİNİZ, Misafir.
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 0


 

AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı ..

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
NrSn
Prenses
Prenses
NrSn


Kadın
Mesaj Sayısı : 213
Yaş : 30
Nerden : A9A daN :D
Tuttuğu Takım : HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. 1447
Kayıt tarihi : 17/10/08

+rep sistemi
Başarı Puanı:
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Left_bar_bleue999/20HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty_bar_bleue  (999/20)
Güçlülük:
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Img_left999/20HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty_bar_bleue  (999/20)
Aktiflik:
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Img_left999/20HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty_bar_bleue  (999/20)

HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty
MesajKonu: HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı ..   HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. I_icon_minitimeÇarş. Kas. 12, 2008 5:45 pm

Heygirl Dergisi'nin Kasım 08 sayısında emreaydın'ın 2 sayfalık röportajı bulunmaktadır arkadaşlar... Dergi'nin fiyatı 4.50 ytl. Buyrun röportaj:

Yaşasın yine "aşk" kazandı!


Mtv Avrupa Müzik Ödülleri'nde ülkemizi temsil edeceksin..iğer adayları eledin.Hande Yener,uçuk kaçık bir tip.Hayko Cepkin,zaten çılgın.Sagopa Kajmer biraz daha sert.Ama sen daha çok sevgi,aşk şarkıları yapan duygusal bir prenssin.Bunun seçilmende bir etkisi var mı sence?

Çok kişisel şarkılar yapıyorum aslında

"Yine aşk kazandı!" diyebilir miyiz ?

Yarışma üzerinden konuşursak Hayko ve Sagopa pek aşk şarkıları yazmazlar.Sagopa'yla ortak noktamız,şarkıların biraz karamsar oluşu aslında.Sonuç olarak da popüler kültür içerisindeki aşk şarkıları daha çok ilgi görebiliyor.

6 Kasım'da,Liverpool'da yapılacak olan ödül töreninde ne giymeyi düşünüyorsun?

Her zaman giydiğim şeylerden bir tık daha şık bir kıyafet ararım mutlaka.Ama orada bir ülke temsili durumu var diye normalde yapmadığım çılgınlıkta bir kostüm de giymem.Zaten oraya beni kendim olduğum için seçtiler.Sahneyi yakarsınız ya da maskelerle çıkabilirsiniz,ama bunlar bana uygun şeyler değil.

Yeni albüm ne zaman geliyor?

Şubat gibi çıkarmayı düşünüyorum.

Biraz bahsetsene...

Bu kez temamız "Efkar" olacakeçen seferki albümümün teması "Yalnızlık"tıaha alternatif bir albüm oldu.

Hayranlarının sana bazı soruları var.Örneğin bazen göz kalemi çekiyorsun ya,kalemini yanında taşıyıp taşımadığını merak ediyorlar.

Yanımda taşımıyorum tabii ki Zaten ben değil,ekibimden arkadaşlar çekiyor.Televizyon çekimlerinde teniniz parlamasın diye pudra sürüyorlar ya, o da gözleri daha büyük göstermek için yapılan bir şey.Erkekte de güzel durduğunu düşünüyorum,ama her zaman yaptığım bir şey değil.

Göz kalemi deyince aklımıza geldi.Tokio Hotel gibi makyajlı "emo" akımı grupları konusunda ne düşünüyorsun?

Birçok kişinin tersine o tarz grupları hiç de olumsuz bulmuyorum.Evde oturan ve internetten müzik haberlerini takip eden bir dinleyici Emo'lara "aptal" diyebilir,ama müzik endüstrisinde yıllarca yazı yazmış eleştirmenlerin bunları yazmasını yadırgıyorum.Bu döngü rock,blues,heavy metalle başlayıp gelmedi mi? Grunge diye bir tarz çıktığında bütün gruplar "biz Grunge yapmıyoruz." diye gezmediler mi? Aynı şey! Müzik endüstrisi kendi içinde tıkandığı zaman böyle yeni bir furya yaratıyor.Hem görsel hem de işitsel açıdan yenilikler oluyor.

Buradan yola çıkarak soralım.18-19 yaşlarındayken dövme-piercing yaptırma gibi heveslerin olmuş muydu?

Oldu tabii.Çenemin altında piercing yaptırmıştım.O yüzden boynum beze doldu!

Aa,neden?

Diş çürüğü olduğunda bile beze olabiliyormuş.Bir de ailemden gizli yaptırmıştım ve piercing'den beze olabileceği hiç aklıma gelmemişti.Bir gün boğazım çok acıdı,elimi bir attım,boynumda şişlikler var.Annem de,babam da eczacı.Onlara telefon açtım.Babam "ağzının kenarında yara var mı? " diye sordu.Ben de yok dedim tabii O dönemde piercing takmak ve bunu annelerin öğrenmesi çok önemli birşeyuysalar,mahvederler. İzmir'de bir doktora telefon açıldı,gittim.Hayatımın en şanslı günlerinden biriydi çünkü ben kapıdan içeri girmeden elektrikler kesildioktor çok net göremedi yüzümü."Nedir o" dedi,ben de "Küçük bir yara" dedim! "O yüzden bunlar var,birşey olmaz,geçer." dedi ve ne olduğunu fazla sormadı.Bizimkilere hala söylemedim.Bu röportajı okurlarsa,öğrenecekler artık O piercing'di.Bu arada üç beş ay önce de saçımı kırmızı yaptım.Oluyor yani böyle şeyler.Bu yaşta da oluyor,teenage'ken de

Ergenlik dönemindeyken fiziksel görüntülerine kafayı takarlar...Senin hiç kompleks yaptığın şeyler var mıydı ?

Çok kıvırcık saçlıydım,ona takmıştım bir ara.Boyla ilgili bir sıkıntım olmadı.Sadece basketbol oynamak istiyordum,ama bir basketçi olamayacağım gerçeğini farkettiğim zaman biraz moralim bozulmuştu.Sonra "Neyse,o zaman futbolcu olurum." diye toparlamıştım

Saçlarını düzleştirmeye çalışıyor muydun?

Tabii.O zamanlar bir alet de yok bunun için.Şimdi maşalar,düzleştiriciler,losyonlar,fön makineleri var.Limonu keşfetmiştim ben de.Limonun çekirdeklerini ayıklayıp kafaya sürüyorduk.Saçlar zaten kıvırcık,iyice taş oluyordu.

Justin Timberlake'nin NSYNC dönemleri gibi

Aynen öyle.Ondan sonra jöle geldi.Her jöleyi "acaba saçımı düzleştirir mi" diye satın alırdım,ama düzleştirmezdi.O zamanlar okulların pilav günlerinde çalardık,sahneye çıkmadan önce saçlarıma bir ton jöle sürerdim.Saçla çok uğraştım.Yıllarca o kadar limonu yediği için sonradan biraz kendine geldi.

Erkekler,kızlardan daha çok uğraşıyorlar saçlarıyla...

Evet.Hele bir de döküldüğü için daha takıntılılar saç konusunda.

Bir gün evlenmeyi düşünsen,evliliğinin hangi çifte benzemesini isterdin?Angelina Jolie-Brad Pittevgi çifti,Victoria ve David Beckhameklam çifti; Madonna-Guy Richie:Mantık çifti(hoş onlar da ayrıldı ama) !

Bu örneklerin içerisinden seçersek,ilki olurdu,ama onlara benzemeyen bir evliliği tercih ederdim.Bilinmeyen,bilinmemiş,içerisinde nelerin yaşandığını kimsenin tahmin edemediği,duyguya dayanan bir ilişki olsun isterdim.

Evlilikle ilgili neler düşünüyorsun?

Aslında çok fazla düşünmüyorum,ama çocukları çok seviyorum.Sokakta çocuk görünce,artık ağzım kulaklarıma varıyor,yaşlandım galiba Bu aralar kendime bir köpek almayı düşünüyorum.Acaba belli bir yaştan sonra böyle duygusallaştıkları için mi evleniyor insanlar ? Uzun zamandır internetten köpeklere bakıyoruz arkadaşlarımla.Yavru bir köpek görüyoruz ve "Ayyyy" diye böyle seviyoruz.Herhalde,içgüdüsel olarak baba olmak istiyor insan.

Nasıl bir köpek almayı düşünüyorsun?

Büyük birşey almayacağımolden,Beagle ya da Jack Russell cinsi bir köpek almayı düşünüyorumolden inanılmaz bir köpek tabii,çok seviyorum onları.

"Var mısın Yok musun" tarzı bir yarışmaya katılsan...Riske girip kutunu mu açarsın,yoksa bankanın teklifini mi kabul edersin ?

Ben direkt riske girip şansımı denerim.Kolay kolay teklif kabul etmem.Yarışmayı çok bilmiyorum,ama o tür durumlarda hep riske girdim ben.

Bugüne kadar yaptığın en büyük risk neydi?

Müzik yapmak!Aslına bakarsan hala o riskin içerisindeyim,çünkü herşey çok hızla değişiyor Türkiye'de.

Bir fotoğrafçı olsaydın,aşkı nasıl bir karede anlatırdın?

Üç boyutlu bir görüntü olurdu.Uzayıp giden bir yol ve yolun sonunda arkası dönük yalnız bir kadın...

Bu çok karamsar oldu

Ama bence aşk budur.

Aynı yerde buluşamayacak mıyız biz?

O zaman aşk olamıyor ki ! Leyla gitmemiş olsaydı,Mecnun ona o kadar aşık olur muydu? Bence gerçekten aşka dönüşmesi için yoksun olmak gerekiyor
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
NrSn
Prenses
Prenses
NrSn


Kadın
Mesaj Sayısı : 213
Yaş : 30
Nerden : A9A daN :D
Tuttuğu Takım : HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. 1447
Kayıt tarihi : 17/10/08

+rep sistemi
Başarı Puanı:
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Left_bar_bleue999/20HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty_bar_bleue  (999/20)
Güçlülük:
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Img_left999/20HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty_bar_bleue  (999/20)
Aktiflik:
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Img_left999/20HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty_bar_bleue  (999/20)

HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. Empty
MesajKonu: Geri: HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı ..   HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı .. I_icon_minitimeÇarş. Kas. 12, 2008 5:47 pm

Son zamanlarda yurt dışında bir şeyler yaptın mı?
Yaptım. Almanya, Hollanda, İngiltere’de konserler verdik.

Nasıl geçti? İlgi nasıldı?
Çok güzel geçti. Özellikle Almanya’da çok Türk var. İstanbul’daki izleyici profilim nasılsa, oraya gelen dinleyiciler de üç aşağı beş yukarı aynıydı. Almanya’da ayrı ayrı dört şehirde, Hollanda’da da iki kere çaldık. İngiltere’ye de gittik, çok güzel geçti. Tek problem Türkçe şarkı söylediğiniz için Türkçe bilen insanlar seviyor veya sevmiyor. İngiltere’de siyahi insanlar vardı örneğin. Ekipten birileri konuşmuş onlarla, meğer Türkçe biliyorlarmış. Eğer popüler dile hitaben bir şeyler yaparsanız, diğer insanlar da sizi anlama şansı yakalayabilir.

İngilizce albüm yapmayı düşünmüyor musun hiç? Daha önce de konuştuk seninle bunu ama artık bu fikre daha yakın olmalısın. Çünkü Mtv’ye gidiyorsun?
Evet.

İngilizcen nasıl?
Fena değil, ama nasıl şarkı sözü yazılır, nasıl yapılır bilemiyorum. Türkiye’de İngilizce albüm yapıldığı zaman Ricky Martin olmaya çalışılıyor. Bu algıdan hoşlanmıyorum ben. Dünya yıldızı olmayabilirsiniz. Örneğin Babylon’a pek çok yabancı grup gelir. Onları takip eden bir kitle olur. Çoğu insan bilmez, ama bizim Babazula grubu, devamlı Arjantin’de, Brezilya’da konser verir. Ben de ileride daha evrensel, içinde neyin de olduğu, caz, biraz daha elektronik bir İngilizce albüm yapabilirim, ama Lenny Kravitz olmak gibi bir derdim yok.

Bir açıdan da korkutucu, değil mi?
Evet ama aslında daha özgür olabileceğiniz bir şey.







Bunu yapabilen çok fazla da insan yok aslında Türkiye’de. Bir Tarkan var:)
O çok farklı bir kategori bence ama Babazula çok önemli bir örnek. Türkiye’de adı duyulmuyor ama onlar dünya müziği yapıyor.

Biraz klasiklerden bahsedelim mi? Bach, Mozart, Vivaldi…
Klasik müziği biraz sert buluyorum ben. Şu ana kadar hiçbir zaman biraz dinleneyim diye klasik müzik cd’si almadım. Çünkü dinlerken yorulduğumu hissediyorum. Takip etmeye başlıyorum, burayı nasıl çalmış diyorum ve çok yoruluyorum. Çok iyi bir klasik müzik dinleyicisi değilim.

Bir şarkı yazarken, hangi modda oluyorsun? Örneğin banyoda mı aklına geliyor, ya da mum yakıp havaya mı giriyorsun:)
Hiç öyle şeylerim yok. Bahsedeceğim şeyi, kafamda taşıyorum uzun süre. Örneğin “Git”in sözleri uzun zaman kafamda döndü. Birine bir şey söyleyeceğim ben o şarkıda. En son oturup yarım saat içinde yazıyorum. “Çok yetenekliyim de pat diye yapıyorum” gibi bir durum değil bu. İlk önce hep kafamda evirip çeviriyorum, son olarak da birden çıkıveriyor işte. Ekstra bir durum yaratmama gerek olmuyor. Ama kendimi sebepsiz yere incinmiş hissettiğim zamanlarda daha kolay çıkıyor bu sözler. Örneğin yağmur yağar, evde kimse yoktur… Böyle anlarda daha kolay yazıyorum. Onlar avantajlı durumlar, yakalayınca kaçırmamak lazım.

Acı sanatçıyı besliyor, değil mi?
Tabii bu avantajlı bir durum, ama 15 tane aşk albümü yapmış, çok iyi kariyeri olan sanatçılar var. 15 albüm, düz hesap 150 şarkı eder. Her kadına iki tane şarkı yazsa, 75 şarkı eder. O yüzden böyle hesaplanamaz bu. Ne yaşarsanız yaşayın, her zaman söylenmemiş sözünüz kalıyor. Arkadaşlıkta da öyle, aşkta da. Hayatınızda yeni bir şey olmamasına rağmen, yine de söylemek istediğiniz şeyler olabiliyor. Eski sevgiliyi görmüyorsunuz, ama arada bir haberini alıp rahatsız oluyorsunuz. Bu durum bile size bir şeyler yazdırıyor. O da yeni bir şey aslında. “Hayatımdan çık” temalı bir şey söylemek istiyorsunuz. Hiçbir alakanız olmasa da, haber de duymasanız, başka bir şey hissedip onu hatırlıyorsunuz. Artı, kurgu da yapabiliyor olmanız lazım. Sadece kendi hikayenizi anlatarak, ne senaryo ne de şarkı yazabilirsiniz. Şarkı yazmak düz yazı yazmaya benzemiyor, onun kuralları var. Gönül demek isterken, kalp yazmak zorunda kalabiliyorsunuz örneğin. Ekstra bir şey yaşamak ve onun üzerine yazmak size verilen bir ödül. Çok ağır bir şey yaşamadığınız sürece. Fakat yaşamadan da yazabiliyor olmalısınız.

Türkiye’de Emmy gibi dizi ödülleri verilseydi, sen “En İyi Dizi”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerini kimlere verirdin?
“En İyi Dizi”, Avrupa Yakası ve Elveda Rumeli olurdu… “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü Engin Günaydın’a giderdi. İnanılmaz sevimli ve iyi bir oyuncu. Sürekli değiştiriyor kendini, süper bir adam bence. “En İyi Kadın Oyuncu” da Binnur Kaya olurdu.

Bu aralar en çok kime gülüyorsun peki?
Yine Engin Günaydın ve “Avrupa Yakası”. Tolga Çevik de çok başarılı. Onun dizideki performansını çok beğeniyordum, ama “Komedi Dükkanı”ndaki haliyle onun çok zeki bir adam olduğunu gördüm. Gerçekten çok başarılı.

Şu an dövmen var mı?
Dövmem yok, çünkü statik şeylerden sıkıldığım için dövme yaptırmaktan korktum hep. Yaparsam bir süre sonra pişman olacağımı biliyorum. Sonra sildirmeye çalışacağım iyice ziyan olacak:)

Yemek yapmayı seviyor musun?
Yok, sevmiyorum. Sevmediğim için de pek bilmiyorum. Sadece ortaokuldayken, annem geç gelirdi eve ve kardeşime bir şeyler hazırlardım. Sucuklu yumurta, omlet çeşitleri yapardım. Şöyle bir tarif verebilirim size. Salçanın içine bütün baharatları atıyorsunuz, karıştırıyorsunuz. Yumurtanın içine onu koyuyorsunuz:) Ay pardon yanlış oldu galiba:) Sonra da içine muz atıp, her şeyden vazgeçiyorsunuz:) Ne kadar alakalı olduğum belli oluyor, değil mi? Kardeş bir süre sonra yumurta yemekten sıkılıyor:)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HeyGirl Dergisinin Emre Aydın Röportajı ..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Emre Aydın ..
» Emre Aydın Kimdir ?
» Emre Aydın'ın Tüm Şiirleri ..
» YepYeni Emre Aydın Resimleri
» Emre Aydın'ın Gizli Gerçekleri .. :D

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GENÇPORT :: Müzik :: Emre Aydın-
Buraya geçin: