cagdas80 PROFESSİONAL
Mesaj Sayısı : 298 Yaş : 30 Nerden : Evden Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 17/10/08
+rep sistemi Başarı Puanı: (999/30) Güçlülük: (999/20) Aktiflik: (999/100)
| Konu: Amansız bir Rüzgâr(Kendi Yazım) C.tesi Ekim 25, 2008 11:43 pm | |
| Amans]ız bir rüzgâr bizi silkerer, kendimize getirirmi yoksa oda kalbimizin derinliklerinde bir yara açıp eser gidermi?Kim bilir bizim gibi öksüz, aşk cahili daha kaç kişi vardır?Onlarda aynı şeyi düşünüyorlardır mı?Beni kendime getirecek rüzgâr'ı arıyorum, aynı kurbağaya dönmüş bir prensesin, prensini bekler gibi.Beni kendime getirecek o rüzgâr gelsin artık, beklemekten yıllar ömrümden kayarken, ellerim nasır tutmuş balkondan dışarıya bakarken. Artık dayanamıyorum, yıllarım geçiyor ve ben yaşlanıyorum, ama beni kendime getirecek rüzgâr hâlâ ortada yok.Düşünüyorum daha ne kadar sürer yalnızlığım.Evet yalnızlığım, balkonda her gün beklediğim rüzgâr diye tabir ettiğim, benim sevgilim, canım, herşeyim ama yıllardır bekledim hâlde gelmeyen sessizliğim. Beklemeye artık son.Evet artık beklemiyecem, çok sevdiğim balkonumdan ayrılıp, rüzgârım'ı arıyacam.Ayrılıyorum bir çocukluk hatırası gibi balkonumdan, sessizce evden çıkıyorum ve seni bulmaya geliyorum, nerde olduğunu bilmiyorum olsun yinede ararım, yıllardır bekledim gelmedin, şimdi sıra bende geliyorum rüzgâr'ım bekle beni sessizliğini bozmaya, beni kendime getirecek sesini duymaya geliyorum Uzun yollar, zor şartlar neler varsa aştım geçtim, senin uğruna, başka neyin uğruna olacak?Bir kış günü yoğun kar yağışı, yerlerde boyum kadar kar ama o karların içinde bir göçüntü varki benim yüreğime hançer gibi saplandı ve acısından attığım çığlık Bursadan duyuldu.Benim içim yandı, benim yüreğim sızladı, artık rüzgâr'ım hiç bir zaman esmiyecekti.Çünkü o öylece kıvrılmış, ağzıyla avuçlarını sıcak tutmaya çalışırken donarak hayata gözünü yummuş ki, işte o gözler beni kendime getirek rüzgâr'ın esintileriydi.Yapacak bir şeyim yoktu, kalbin soğuktan ritmini yitirmiş ve artık çarpmıyordu.Yıkıldım, dayanamadım, yanına uzandım ve derince bir uykuya daldım. Uzun bir uyku sanıyordum bunu, hiç uyanmayacağım, beni rüzgârım'ın yanına götürecekuyku sanmıştım.Ama olmadı, gözlerimi küçük, ama içerisi sevgi kokan, duvarlarında bir tek tuğla bile bulunmuyan şirin bir evde açtım.Şaşırdım, hemen bir bayan yanıma gelerek "Nasılsın oğlum" dedi.Ona sorusunu bile cevaplamdan "Ya o nasıl, yanımdaki, rüzgâr'ım nasıl?" diye sorduğumda teyzemin gözleri yaşla doldu, bunu farkettirmemek için başını öne eğdi.Teyzeme üzülmemesini sölereyek "öldüğünü biliyorum keşke benide bıraksaydınız, sevdiğime kavuşsaydım" dedim. 2 Gün kadar bu şirin köy evinde kaldım.Artık zamanı gelmişti ve ben rüzgârım'ın o saf, temiz ve aynı anda güzel naşını alarak şehre gitmeyi planladım.Evin reisi bana "Evladım şehre bir tabutla nasıl gitcen, araban yok istersen seni traktörle bırakayım" dedi.İşte o an bu insanların beni niye kurtardıklarını anladım.Zaten onlar beni isteselerde orda bırakamazlardı.Onlar kalpleri sevgi, içleri yardımlaşmayla dolu köylülerdi. Şehre geldiğimde, tabutu evime getirdim ve her zaman olduğum yere, balkona koydum.Çektim yanına bir sandalye ve söylene söylene deriiiin bir uykuya dalarak içimin acısını unutturdum kendime. Çağdaş Yılmaz | |
|